4 Ekim 2017 Çarşamba

2017 Ekim Ayı Okuduklarım

______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________

2017 EKİM AYI ÖZETİ
______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________


      

      



______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________



Yedi Derste Vicdan Muhasebesi - Yekta Kopan
Kitap adını son öyküsünden alıyor. Genel itibari ile Yekta Kopan tarzını tüm hikayelerde görüyoruz. Kopan'ın bugüne kadar okuduğum kitaplarında sadece bir tanesini beğenmemiştim, bu kitapta da 1-2 öyküyü hiç beğenmedim. Fakat Üç Korner Bir Penaltı ve Newton'un Üçüncü Yasası hikayeleri o kadar güzeldi ki kitabı toparlamaya yetmiş fazlasıyla. İlk okunabilecek kitapları arasında yer alabilir. Eski yıllarda yazmış olduğu kitapların vurucu etkisinin daha düşük olduğunu düşünüyorum. Kısaca hikayelere göz atalım.

1-Şey : Hayatının iplerini hep başkalarına vermiş ezik bir adamın içindeyiz, öykü güzel ilerliyor fakat bundan başka bir katkısı yok.
2- Afrika'dan Çok Güzel Hayvanlar Geldi : Ailesinin yanında yaşamaktan dolayı keyif alan (almak zorunda kalan) yine nispeten ezik bir adamın psikolojisindeyiz. İki hikaye üst üste gelince bunalıyor insan biraz.
3- Üç Korner Bir Penaltı : Samimi bir öykü, sokak diliyle yazıldığı için hoşuma gitti.
4- Newton'un Üçüncü Yasası : En güzel hikaye kitaptaki. Bir kaza ile birleşen hayatlar. Hepsi de ayrı ayrı roman olabilir. Gündelik durumları etkileyici biçimde anlatabilmiş.
5- Joker: Kısa ve güzel bir hikaye. Hayallerin gerçeğin önüne geçtiği zamanlar.
6- Er Ryan'ı Kurtarmak : Vatansever birisi iseniz, dokunaklı gelecektir. Fena değil fakat aman aman giremedim hikayenin içine.
7- Yedi Derste Vicdan Muhasebesi : Konu güzel, güzel düşünülmüş olmasına rağmen işlenişi nedeniyle ortalama kalmış bir hikaye bana göre. 



"Bazı aşklar, önceki mutsuzlukların bedelidir, biz de bir bedel ödüyoruz birbirimize her gün biraz daha yaklaşarak."



 6/10
 (Fena değil, Yekta Kopan'ın samimi tarzı) 
Can Yayınları, 10.50 tl, 175 sf, 2003




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Peynirimi Kim Kaptı? - Spencer Johnson
Hap gibi bir kitap, küçük ama etkili. Değişimi, değişme kuvvetini nasıl yakalanabileceği hakkında öğütler veriyor. Bende bir nebze başarılı oldu, en azından sürekli deneyip durduğumuz ama değiştiremediğimiz durumlar için harekete geçmemiz gerektiğini, sabit biçimde aynı şeyleri denemenin yanlış olacağı durumunu pekiştirdi. 



"Sürekli aynı şeyleri yapıyorsun, sonra da neden hiçbir şey düzelmiyor diye soruyorsun. Düzelse saçmalık olmaz mıydı?"

"Peynirini sık sık kokla ki bayatladığını anlayabilesin."


 6/10
 (Küçük ama etkili) 
Epsilon Yayınları, 6.20 tl, 80 sf, 2009




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


Buzdolabının Üstündeki Kız - Etgar Keret
Çok iyi ya da kötü bir kitap mı karar veremedim. O yüzden tek kelime ile "tuhaf" olarak tanımlayabilirim Etgar Keret'in bu kitabını. İsmini veren öykü gerçekten değişik ve kitaba sizi adapte etmesi açısından başta yer alması güzel. Geneli kara mizahla bezeli, bazen anlaşılmayan, bazense şaşırtan bir iki sayfalık hikayeler var. Aslında önemli olan iki sayfada bir karakterin içine girebilmek, bunu fazlasıyla başarıyor. Çeviri zaten muhteşem, başkası çevirse okunamazdı sanırım. Avi Pardo'nun emeğine sağlık. Uzun sözün kısası, kitap herkesi sarmayabilir, Etgar Keret sevenler okusun.



"Bir astımlının Seni Seviyorum demesi ile Seni Çılgınca Seviyorum demesi arasında fark vardır. Bir sözcüktür fark, bir sözcük çoktur. Dur olabilir, ya da Sprey, ambulans bile olabilir."


 6/10
 (Tuhaf kara hikayeler) 
Siren Yayınları, 10.95 tl, 160 sf, 2011




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Düşüş - Albert Camus
Camus'un felsefesini çok seviyorum, kendimi fazlasıyla yakın bulduğum bir karaktere sahip olması nedeniyle "Yabancı" kadar sevdim Düşüş'ü de. Burnu havada burjuvazi bir yargıçken, köleliğe doğru yokuş aşağı inişin bir geceki özeti hikayemiz. Barda tanışıyor bizimle Jean Baptiste Clamence. Hikayesini anlatmaya başlıyor, aslında hikayesinden öte felsefesini öğretiliyor. Kayıtsızlığı, sevgisizliği, yabancılaşmayı ve sonunda da bu duygularca nasıl ele geçirildiğini kısa ama çok etkili biçimde yansıtıyor.
Başucu kitaplarından biri olacağı garanti. Öyle ki altı çizilmekten telef olabilir kitap :)



"Doğruluk duygusu, haklı olmanın verdiği doyum, kendini değerlendirmenin sevinci, bayım, bizi ayakta tutan ya da ilerleten güçlü zembereklerdir. tersine, insanları bundan yoksun ederseniz, onları ağzı köpüren köpeklere çevirirsiniz."

"Elim yüzüm düzgündü, aynı zamanda hem yorulmaz bir dansçı, hem bilgisini satmayan bir derin bilgin olarak gösteriyordum kendimi, aynı zamanda hem kadınları, hem adaleti sevmeyi başarıyordum, ki pek kolay bir iş değildir bu."

"Aklımız başımıza geldi. Diyalog yerine bildiriyi koyduk. Doğru olan budur diyoruz, bu doğruyu tartışabilirsiniz dilerseniz, bu bizi ilgilendirmez."

"Evet cehennem böyle olmalı : tabelalı caddeler ve düşüncesini anlatma olasılıksızlığı. İnsan, kesin olarak sınıflandırılmıştır."

"Çekicilik nedir, bilirsiniz : Açık hiçbir soru sormadan bir çeşit evet yanıtı alma biçimi."

"Tabii, gerçek aşk pek az rastlanan bir şeydir, aşağı yukarı yüzyılda iki ya da üç kez görülür. Bunların dışında boş gurur ya da can sıkıntısı vardır."

"Kendi kusurlarımı biliyor ve bunlardan yeriniyordum. Yine de hayli övgüye değer bir inatla bunları unutmaya devam ediyordum. Başkalarının davası ise, tersine, yüreğimde boyuna sürüyordu. Kuşkusuz bu sizi şoke ediyor değil mi? Belki de bunun mantıklı olmadığını düşünüyorsunuz? Ama sorun mantıklı kalmak değil. Sorun aradan sıyrılmak, özellikle de, evet özellikle de yargıdan kurtulmaktır. Cezadan kurtulmak demiyorum. Çünkü yargısız cezaya dayanılabilir. Zaten onun masumluğumuzu garantileyen bir adı vardır: mutsuzluk."

"Mutluluğunuz ve başarılarınız, ancak bunları cömertçe paylaşmaya razı olduğunuz takdirde affedilir. Ama mutlu olmak için başkalarıyla fazla ilgilenmemek gerekir. Bunun üzerine, çıkış yolları kapanır. Ya mutlu yargılanır ya da bağışlanır ve sefil olacaksınız. Bana gelince, adaletsizlik daha da büyüktü : Eski mutluluklar için mahkum ediliyordum ben."

"Hepsi de zengin olmaya çalışırlar. Niçin? Bunu merak ettiniz mi hiç? Güç kazanmak için elbette. Ama özellikle şunun için : Zenlik insanı hemen verilecek yargıdan bağışık tutar, sizi metrodaki kalabalıktan ayırıp nikel kaplanmış bir arabaya kapatır, korunaklı geniş park yerlerinde, yataklı vagonlarda, lüks kamaralarda tecrit eder. Zenginlik, aziz dostum, henüz aklanma değildir, ama her zaman hoş karşılanması gereken ertelemedir."

"Çoğu zaman kendimize benzeyen ve zayıf yanımızı paylaşan kimselere açarız içimizi. Demek ki kendimizi düzeltmeyi ya da iyileştirmeyi istemeyiz : Önce kusurlu diye hüküm giymemiz gerekir. Yalnızca acınmayı ve yolumuzda cesaretlendirilmeyi dileriz.

"Hayır, ıssız ada aramadım, ıssız ada kalmadı artık. Yalnızca kadınlara sığındım. Bilirsiniz, onlar hiçbir güçsüzlüğü gerçekten mahkum etmezler : Daha çok bizim güçlerimizi aşağılamaya ya da silahsızlandırmaya çalışırlar. İşte bu yüzden kadın, savaşçının değil, suçlunun ödülüdür. Onun limanıdır o, barınağıdır; erkek genellikle kadının yatağında tutuklanır.


 9/10
 (Yabancılaşmaya ait en güzel kitaplardan biri) 
Can Yayınları, 8.40 tl, 99 sf, 2016




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




Liderlik Sırları - Ken Blanchard, Mark Miller
Blanchard'ın Liderlik anlamında görüşleri çok evrensel, her kültür için uygulanabilir gözüküyor. Kitapta da 5 ana alanda ele almış, hikayeleştirip, lider olmayan bir yöneticinin, liderleşmesine odaklanmış. Tek ve en önemli eksik yanı, ele alınan yöneticinin gerçekten kabiliyetsiz oluşu, bir anda algıları açılıp bu denli düzelme yaşamayacağı çok açık. Yani hikaye anlatımındaki ustalık ayrı, kişisel gelişimi anlatmak ayrı bir hüner bana göre. İkisi bir araya çok zor geliyor. 



"Liderler, kendilerine durmadan şunu sormak zorundadır: "Neden liderlik ediyorum? Şirketime ve çalışanlarıma hizmet etme niyetiyle mi çalışıyorum? Yoksa öncelikle kendi çıkarlarımı koruma ve kendime hizmet etme niyetiyle mi?" Çünkü bu iki durumda sergilenen tutumlar, birbirlerinden oldukça farklı olurlar."

"Liderlik yapmak, insanları bulundukları noktadan daha iyi bir noktaya taşımak demektir."

"Pist ne kadar uzun olursa olsun, bir kedi uçamaz. Pek çok lider, uçamayacak olan insanlara uçma dersleri vermek için büyük bir zaman, enerji ve para harcar."




 6/10
 (Özet bilgiler fakat hikaye kısmı güzel değil) 
Arıtan Yayınları, 11.40 tl, 128 sf, 2012




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Bunker Tepesi Düşleri - John Fante
Fante'nin en meşhur kitabı Toza Sor'un akıllarda yer eden karakteri Arturo Bandini'nin kronolojik ve yazım tarihi olarak en son yazılmış olan kitap Bunker Tepesi Düşleri. Hatta 4. kitabı olarak değerlendirilebilir. Fakat seriden ayrı da okunabilir. (Seri olarak geçmiyor zaten) Konuya geçtiğimizde, Bandini'nin altın çağlarındayız. Yazarlık kariyerinin en görkemli (olabildiği kadar tabii) çağında, kadınlarla olan zaaf / ilişkisini konu alınmış. Yine Fante esintileri devam ediyor. Hayat büyük bir saçmalıktan ibaret felsefesi her satırda işleniyor. Los Angeles Yolu'nu sevenler bu kitabı da sevecektir ama bir Toza Sor değil tabii ki.


"Ve öldüğümüzde, bize ait her şey de ölecek; ve hayat başka aşıklarda, başka dudaklarda yanmaya devam edecek."




 7/10
 (Tipik Fante romanı) 
Parantez Yayınları, 9.50 tl, 136 sf, 2001




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


Charles Bukowski - Ölüler Böyle Sever
Buko reis yapmış yine yapacağını, birbirinden ilginç Bukowski tarzı hikayeler var. Felsefi olarak gözükebilir mi bilemiyorum ama ilginç bir anlatımı var. Yabancılaşma desek değil, saçmalık desek değil, okutuyor da işin ilginci. Özellikle öykü olduğunda kısa kısa arada iyi gidiyor. Bir rahatlama yöntemi olabilir. Maskülen hikayeler içerdiği için kadın okuyucuların pek hoşuna gitmeyecektir.



"Eski bir bahisçinin dediği gibi, Bir koşuyu kaybetmenin bir düzine, kazanmanın ise tek bir yolu vardır."

"-Savaşa inanıyor musun?
+Hayır
-Savaşa gitmeye hazır mısın?
-Evet"

"Nefreti artıracak birkaç şiir var yanımda. İyidir nefret, insanın aklını başında tutar."


 8/10
 (İlginç hikayeler mevcut) 
Parantez Yayınları, 9.50 tl, 144 sf, 2016




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

____________________________________________________________________
____________________________________________________________________

DERGİ GÜNLÜĞÜ
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________






____________________________________________________________________
____________________________________________________________________



➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤






➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤






➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


DERGİ DAĞILIMI




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


YAYINEVİ DAĞILIMI




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




2017 OCAK - 2017 EKİM
OKUNAN KİTAPLAR & DERGİLER



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder